Şubat ayında Ocak ayında gösterdiğim performansı maalesef gösteremedim ve 7 kitap okuyabildim. Bunu da Şubat ayının kısa olmasına suçu atıyorum, çünkü neden olmasın? 😊 Güzel kitaplar okudum, siz de neler okuduğumu merak ediyorsanız, başlayalım.
- Julia Bachstein – Kedi Hikâyeleri: Kedi hikayelerinin bir araya geldiği, kedisi olan herkesin bir şekilde tanıdık bulacağı sevimli hikayeler barındıran hoş bir kitap. Farklı yazarlardan toplanılmış öyküler farklı çevirmenler tarafından tercüme edilmiş. Bazı hikayeleri gözlerim dolarak, bazılarını da tebessüm ederek okudum. Hayvanseverlerin bayılacağı, kedisi olmayanların ise okuduktan sonra kedi sahiplenmek isteyebileceği bir kitap.
- Kürşat Başar – Yaz: Oldukça ağır ilerleyen, bir romandan çok anlatıya benzeyen bir kitaptı. Okurken biraz sıkıldım, çünkü bir türlü hikayeye giriş yapamadı. Genç bir çocuğun büyümesini, yaşadıklarını ve bir de aşkını okuyoruz. Beni çok da içine çekemedi, okunabilir belki fakat çok da bir şey beklememek lazım.
- Charlotte Perkins Gilman – Kadınlar Ülkesi: Sadece kadınlardan oluşan bir ülke düşünün. Şu anda yaşadığımız dünyadan nasıl farklı olurdu? Gilman kimine göre ütopya, kimine göre distopya olabilecek bir kitap yazmış. Bu yazarın anlatımını çok seviyorum, dili hem basit hem de farklı konulara değiniyor. Yazıldığı dönem itibariyle çok beğendiğim, içerisindeki fikirlerinin yanı sıra yaşadığımız dünyayı da eleştirmesini sevdiğim bir kitap oldu. Kesinlikle önerilir.
- Paul Kalanithi – Son Nefes Havaya Karışmadan: Ahhh… Bu kitap gerçekten ciğerimi dağladı. Kansere yakalanan bir beyin cerrahının yaşadıklarını anlattığı, dram yüklü bir anı kitabı. Ölümü ve yaşamı sorgulatıyor bize. Sonunda gözyaşlarımı tutamadım. Yazarın dili de çok güzeldi. Kesinlikle önerebileceğim bir kitap.
- Stefan Zweig – Amok Koşucusu: Stefan Zweig’ın en ünlü kitaplarından biri olan Amok Koşucusu’nu okudum Şubat ayında, çok da hoşuma gitti. “Güneydoğu Asya kültürlerinde “cinnet” hâlini ifade etmek için kullanılan “amok”, gözü kararan, hiddetle saldıran ve muhatabını ölüme götürebilen bir hastalık”mış. Bir kadından gelen yardım talebini reddeden bir doktorun, kendi duyguları ve mesleği arasında yaşadığı gelgitleri konu edinen kısa ama etkileyici bir öyküydü.
- Jonathan Safran Foer – Aşırı Gürültülü ve İnanılmaz Yakın: Çok merak ettiğim, fakat okurken çok zorlandığım bir kitap oldu. Karakterin düşünme biçimi çok farklı, onun yanı sıra yazarın yazım tarzı da çok farklı. Herkese hitap etmeyebilir. Babasının ölümünden sonra babasına ait bir anahtar bulan Oskar, bu anahtarın nereyi açtığını öğrenmeye çalışır. Hikaye bu şekilde başlıyor. Yazar yer yer kitabı yok yere uzatmış diye düşündüm okurken. Sevdim mi sevmedim mi bilemediğim bir kitap.
- Khaled Hosseini – Uçurtma Avcısı: Bu kitabı okuyup da beğenmeyen yoktur sanırım. Dram yüklü, okuması insana zor gelen, çünkü insanın içini acıtan bir kitap. Kitabı özetlemek çok zor, iki çocuğun birbiriyle kesişen ve hiç kopamayan yaşamları diye anlatılabilir belki. Ben okumak için çok geç kaldım, siz de okumadıysanız, okuyun ve okutun.
Bu ay okuduğum çoğu kitabı sevdim gördüğünüz üzere. En sevdiğim kitabı seçerken çok zorlandım. Bu sebeple bu ay en sevdiğim kitabı söyleyemeyeceğim. “Uçurtma Avcısı”, “Kadınlar Ülkesi”, “Son Nefes Havaya Karışmadan” en sevdiğim kitaplar oldu. Siz Şubat ayında neler okudunuz? En sevdiğiniz kitap hangisiydi?
Sevgiler. 🤗
Ocak ayında okuduğum kitaplar için: Tık Tık
