1. Ana Sayfa
  2. Kişisel Gelişim

Datça Gezimiz – 2 Günlük Kaçamak Yaptık

Datça Gezimiz – 2 Günlük Kaçamak Yaptık
0

Her sene gitmediğimiz bir yere gitmeye çalışıyoruz. Bu sene Datça’ya gitmek istedik. Deniz aşığı olarak Datça adını çok duyduğumuz koyları ve muhteşem deniziyle hep aklımda olan bir yerdi. Bu sene 2 günlük de olsa gitmek istedik ve tek kelimeyle Datça’ya aşık olduk. Size de küçük de olsa bir bilgilendirme yazısı yazmak ve kendimize de bir arşiv oluşturmak istedim. Çift olarak fotoğraf çekmeyi genel olarak unuttuğumuz için çok fazla fotoğrafımız yok, fakat olanları paylaşacağım 😊.

1. Gün

Arabamız olmadığı için babamdan arabayı almak amacıyla Nazilli’ye gittik. Sabah 5 civarı da Nazilli’den yola çıktık. Gece de 1’de uyumuştuk. Bu sebeple sabah 4’te kalkmak bizim için çok zor oldu, fakat heyecanlı olduğumuz için kalkar kalkmaz da uyandık aslında. O saatte karnımız çok da aç olmadığı için yolda kahvaltı ederiz diye düşünmüştük, keşke öyle yapmasaydık. Yolda kahvaltı edeceğimiz bir yer bulamadık. Datça’ya yaklaştığımızda Bim fırını bulunca mutlu olduk, oradan yiyecek bir şeyler aldık. Sahilde yiyecek de atıştırmalıklarımızı aldıktan sonra direkt olarak denize gittik.

İlk gittiğimiz yer Karaincir plajına gittik. Sabah 9 gibi oradaydık ve çok az insan vardı. Burada deniz bulanıktı, bu sebeple kalmak istemedik orada. Çok da hoşumuza gitmedi açıkçası. Tekrar yola çıkarak Mesudiye köyünde bulunan Hayıtbükü koyuna gittik.

Denizi gerçekten çok güzeldi. Temiz ve ılık bir denizi var. Kum ve çakıl karışımı bir sahili var, denizi ise biraz ilerledikten sonra derinleşiyor, çok sığ değil. Mesudiye’de 3 tane yan yana bük var. Hepsinin de çok güzel olduğunu duyduk, biz tercihimizi Hayıtbükü’nden yana kullandık.

Daha sonra Datça merkeze gittik ve Barbun Lokantası’nda ev yemeği yedik. Yemekleri gerçekten lezzetli ve uygun fiyatlıydı. Tavsiye edebileceğimiz bir mekandı. Hemen otele geçtik. Kalacağımız yer Airbnb sitesinden ayırttığımız bir odaydı. Çok tatlı genç bir çift ev sahipliği yapıyordu ve gerçekten bizimle çok ilgilendiler. Kalanlardan birisi Arjantinliydi, böylece İngilizce konuşma fırsatı da buldum ve duşumuzu aldıktan sonra o kadar yorgunduk ki 3 saat kadar uyuduk. Hareket edecek mecalimiz kalmamıştı çünkü :)

Akşam Etiler Marmaris isimli bir Fast Food yerinde patso yedik, çünkü benim kocam onu istedi :). Çok kötüydü, sosisleri bütün getirmişlerdi ve patatesleri tatsız tutsuz bir şeydi. Hayatımızın en kötü patsosunu yedik.

Yemekten sonra Eski Datça’ya gittik. Fakat arabadan bile inmedik, şöyle bir turlayıp çıktık oradan :).

Merkeze geri döndük ve Meşhur Datça Badem Kurabiyesi fırınından acıbadem kurabiyesi ve bademli unlu kurabiye aldık. Baya kuyruk vardı önünde, fakat kurabiyeler gerçekten lezzetliydi. Tavsiye edilir :).

Badem ezmesi, mandalinalı badem lokumu, badem şekeri aldık. Badem ezmesini şekersiz ve parçacıklı olandan aldık fakat hala tadına bakamadık :) Baktıktan sonra yazıyı güncellerim (inşallah). Lokum ve şekerlerin tadı da gayet iyiydi, özellikle Ahmet bayıldı. Hediye olarak badem helvası aldık fakat onun da tadına bakamadık. Badem gazozu içti Ahmet, bitiremeden çöpe attı. Bademli kahve içtik, daha doğrusu içemedik. Tadı çok kötüydü onun da. Anı olarak buzdolabı magneti ve anahtarlık aldık. Sonra yine uyuduk :)

2. Gün

Yine erkenden kalkarak yollara koyulduk. Bu sefer önce kahvaltı ettik :). Serap kafede 2 kişilik kahvaltı fiyatı 55 TL idi. Sosis tabağı da eklettik, onun fiyatı da 35 TL idi. Yarım porsiyon istedik, tam geldi fakat kasada yarım porsiyon parası aldılar, bu açıdan da kalbimizi kazandılar. Kahvaltı da doyurucuydu, 2 kişi için yeterli miktarlarda geldi yani.

2. günümüzde çok ünlü olan Gerence koyuna gittik. Burası da derin ve oldukça temiz bir suya sahip. Küçük ve ünlü bir koy olduğu için oldukça kalabalıktı. İnsanlar dipdibe oturuyordu. Sahil kısmı tamamen taşlık, bu sebeple deniz ayakkabınız varsa mutlaka yanınıza alın. Bizim yanımızda yoktu, çok acı çektik :).

Gerence koyunda 2 saat takıldıktan sonra Palamut Bükü plajına gittik, araba park edecek yer bulamadık. Buranın da denizi çok güzel görünüyordu, araba park edemeyince ve çok da kalabalık olduğunu görünce burada hiç durmadan tekrar yola çıktık.

Tekrar yola çıkarak Knidos antik kentine gittik, fakat içeri girmedik çünkü çok sıcaktı. O güneşin altında orayı gezmek istemedik, dışarıdan bakıp geri döndük. Giriş 17.50 TL olarak belirlenmiş, fiyatı oldukça uygundu. Daha çok bilgilendirme yazısı kullanılsa çok daha güzel olabilirdi.

Son olarak ise Datça’da en sevdiğimiz koy olan Kurubük koyuna gittik. Ahmet buraya resmen bayıldı, ki normalde denize girmeyi çok sevmez. 1 saat sudan çıkmadı. Ben de zaten hasta kaldım buraya. En çok vakit geçirdiğimiz yer burası oldu. Sahili uzun ve yine taşlık. Deniz ılık ve derin, fakat denizin içerisinde kayalıklar olduğu için ayağınızın üzerinde durabileceğiniz yerler de var.

Biraz üzülerek de olsa Datça’ya geri döndük. Karnımız acıkmıştı ve bu sefer de Meşhur Köfteci Sami Usta’da köfte yedik. Porsiyon fiyatı 35 TL. 2 porsiyon köfte, manda yoğurdu ve kola için 98 TL ödedik. Orta düzeyde bir lezzeti vardı bize göre. Fiyatı tadına göre fazlaydı bizce. Yine de doyduk mu, doyduk :)

Ve… Sonunda geri döndük. Çok güzel bir tatil geçirdik gerçekten. Datça aşık olduğumuz bir yer olarak hafızamıza kazındı. Datça’ya bir kez giden bir kere daha gidermiş diye bir söz varmış (aslında yokmuş, ben şimdi uydurdum), bu yüzden illa ki bir gün bir kez daha Datça yolları bize gözükecek.

Siz bu sene nerelerde tatil yaptınız? Datça’da en sevdiğiniz koy hangisi? Yorumlarda buluşalım.

Sevgiler.

Bu yazı da ilginizi çekebilir: 30 Günlük Squat Challenge

E-Bülten Abonesi Olun

En yeni içeriklerimizden ilk sizin haberiniz olsun!

İstenmeyen posta göndermiyoruz! Gizlilik politikamızda daha fazlasını okuyun.
Lütfen spam klasörünü kontrol edip güvenli olarak işaretleyin.

İlginizi Çekebilir

Yorum Yap