Eylül ayı oldukça verimli bir ay oldu benim için. 9 adet kitap okudum, kendimle gurur duydum. Okuduğum kitapları sizlerle de paylaşmak istiyorum. Ağustos ayında okuduğum kitapların listesi için şuraya tıklayabilirsiniz. Şimdi gelelim Eylül ayında okuduğum kitaplara.
- José Mauro de Vasconcelos – Şeker Portakalı: Aslında bir çocuk kitabı olmasına rağmen beni inanılmaz etkiledi. Bu yaşıma kadar neden okumamışım diye hayıflandım açıkçası. Kitapta bol bol dram var. Zeze’nin hayal dünyası da oldukça etkileyici. Okuduktan sonra uzun süre etkisinden çıkamayacağınız bir kitap. Kesinlikle okumalısınız.
- John Green – İlk Aşk: Komik bir kitap okumak istiyorsanız, önerebileceğim bir kitap. Oldukça eğlenceli bir okuma oldu. Aynı isimli farklı 19 kıza aşık olan zeki bir çocuğun öyküsü. Colin, bir formül yaratarak romantik ilişkilerin geleceğini hesaplamayı bulabilmeyi umut ediyor. Okurken çok eğlendim.
- James Allen – Düşüncenin Gücü: İçerisinde 3 farklı kitap bulunuyor. Bildiğimiz kişisel gelişim kitaplarının aksine daha çok felsefe/deneme tadında bir kitap. Uygulanabilecek püf noktalar içeriyor.
- Paulo Coelho – On Bir Dakika: Cesur dille yazılmış kitapları seviyorsanız, bu kitap tam size göre. Maria isimli karakterimiz, macera ve serüven arayışı ile İsviçre’ye gider, orada da fahişelik yapmaya başlar. Hem onun günlüğünden parçaları, hem de hikayesini okuyoruz. Çok hızlı okunan ve damağınızda buruk bir tat bırakan bir hikaye. Yine beğendiklerim arasındaydı.
- Joshilyn Jackson – Herkesten Farklı: Arka kapağını okuyunca mitolojik bir hikaye olduğunu sandığım kitap aslında bir dram çıktı. Biraz Debbie Macomber kitaplarını anımsattı bana. Annesi ile arası kötü olan bir kadın, birdenbire ortaya çıkan kardeş… Sorunlu bir ilişki, güçlü bir kadın karakter… Kötü bir kitap değildi, fakat daha farklı bir roman beklediğim için bana tam beklediğimi veremedi.
- Paolo Bacigalupi – Suda Bıçak İzleri: Çok da sevemediğim bir kitap oldu. Gerilim romanı okuyacağımı zannederken bir distopya romanı okudum. Suyun tükenmekte olduğu bir gelecek. Bol bol macera barındırıyor içerisinde. Yine de çok giremedim kitaba. Bir şeyler eksikti, fikir güzel olmasına rağmen bayılmadım.
- Ufuk Özcan – Seni Yeneceğim Borsa: Borsadaki duygularımızı yönetmemiz için yazılmış, içerisinde yüz defa duyduğumuz hikayeleri içeren bir kitap. Yazarın borsa konusunda deneyimli olduğumu düşünmeme rağmen, daha teknik ve daha çok bilgi içeren bir kitap olduğunu düşünmüştüm, fakat kişisel gelişim tadında yazılmış. Borsa ile ilgilenseniz bile çok da tavsiye edebileceğim bir kitap değil maalesef.
- Erich Maria Remarque – Garp Cephesinde Yeni Bir Şey Yok: Bu kitabı ise Eylül ayındaki kitap kulübü toplantımız için okudum. Savaşların gereksizliğini alt metinde yansıtan bir kitap. Çevirisini Behçet Necatigil yapmış, bu sebeple çeviri muhteşemdi. Kitapta daha çok eleştiri görmek istedim nedense, ona rağmen sevdim aslında. Tarihi romanlara çok bayılmasam da okunabilir bir kitaptı.
- Erdal Demirkıran – Parayı Bulduğum An Alayını Maviye Boyayacağım: Enteresan bir kitap. Akıcı bir kitaptı. İçerisindeki fikirler ise ilginçti. Kitap asıl olarak önyargı üzerine yazılmış, bu sebeple basılış tarzı da ilginçti. Bir sabah uyandığında kendini maviye boyanmış bulan bir adamın hikayesi. Eğlenerek ve gülerek okudum. Tabii ki çok abartı bir senaryo olduğunu da söylemek lazım. Yine de beğendim diyebilirim. Erdal Demirkıran kitaplarını genel olarak seviyorum.