Eylül ayının bitmesiyle birlikte Ekim ayına kadar toplamda 79 kitap okumuş oldum. Yıl sonuna kadar 105 kitap okuma hedefim vardı, ayda 8 kitap okursam eğer hedefime oldukça yaklaşmış oluyorum. Hedefime ulaşamasam da çok yaklaşmış olduğumu düşünerek kendimi avutacağım 😊.
- Luis Martin-Santos – Sessizlik Zamanı: Bu ay okuyup anlamadığım kitap. O kadar karışık bir kitaptı ki bir türlü kitaba kendimi veremedim. Kitapta bilinç akışı yöntemi kullanılmış, bu sebeple takip ederken çok zorlandım, kafam sürekli başka yerlere gitti. Çok güzel bir kitap olabilir, fakat benim için okumasam da olurdu dediğim bir kitaptı. Neredeyse hiçbir şey kalmadı aklımda 😊.
- Marissa Meyer – Cress: Cinder serisinin üçüncü kitabı. Bu kitapta Rapunzel hikayesinin bir versiyonunu okuyoruz. Bu seride klasik masalları değiştirerek biraz bilim-kurgu, biraz da feminizm katarak yeniden kurgulamış yazar. Farklı bir okuma deneyimi olduğunu düşünüyorum. Genç yetişkin kategorisine giren bir kitap olduğu için çerezlik ve kolay okunan bir kitap olduğunu da kolaylıkla söyleyebilirim.
- Venice A. Fulton – Altı Haftada Aman Tanrım: Pek çoğu uygulanabilir tavsiyelerin yanı sıra, bazı doğru bildiğimiz yanlışlardan da bahsediyor Fulton. Bu sebeple, kilo vermek isteyenlerin okuyabileceği, içerisindekileri uygularsa faydalı da olabileceği kanaatindeyim. Ben henüz uygulamadım, orası ayrı 😊
- Junot Díaz – Oscar Wao’nun Tuhaf Kısa Yaşamı: Oscar atalarından ona kalan bir lanet ile yaşıyordu. Hayat onun için hep zordu. Şanssızlıkla yaşayan bir ergeni okuyoruz. Sadece onu da değil, atalarının hikayesini de okuyoruz. Kitap Pulitzer ödüllü. Beğenerek okuduğum bir hikayeydi, ama üzücü yanları vardı tabi. Çerezlik bir kitap olmadığını da söylemem lazım, biraz dikkatinizi vererek okumanız gerekiyor.
- Kazuaki Takano – Bir Aklın Savaşı: Bilim-Kurgu/fantastik türünde okuduğum en güzel kitaplardan biriydi diyebilirim. İçerisinde bol bol macera da barındırıyor. İnsanlık evrim geçirerek bizden biraz daha üstün bir ırk ortaya çıkarsa neler olur? Kitap bu soruya cevap ararken, bir yandan da akciğer kanserine çözüm bulmaya çalışan bir bilim insanını da konu ediniyor. Kitapta teknik bilgiler vardı, oralar hariç beğendim.
- Peter Buffett – Kendi Hayatını Kendin Kur: Warren Buffett’in oğlu Peter Buffett’in, babasının zenginliğini nasıl kullanmadığını okuyoruz. Biyografi türünde yazılmış bir kişisel gelişim kitabı. Fakat hiç beğenmedim. Çok zengin bir borsacının oğlu olarak anlattıkları ve yaşadıklarıyla özdeşleştiremedim kendimi. Boşuna okudum gibi geldi bu yüzden. Sonuçta Warren Buffett’in oğlu olduğu için, bu ismin ekmeğini de yemiş. Okumasam da olurdu.
- Mark Haddon – Süper İyi Günler ya da Christopher Boone’un Sıradışı Hayatı: Otistik hastalığına sahip olan Christopher’ın hissettiklerini, deneyimlerini okuduğunuz bir roman. Otistik insanlar için hayatın ne kadar zor olduğunu bir kere daha görüyoruz. Komşularının köpeği öldürüldükten sonra kimin öldürdüğünü öğrenmek isteyen Chris, öğrenmek istemeyeceği şeyler de öğrenir ve hayatı değişir. Hikayenin beklemediğiniz şekilde gelişmesiyle sizi aynı zamanda şaşırtacak da bir kitap. Okumanızı öneririm.
- James Redfield – Dokuz Kehanet: Hem kişisel gelişim, hem de gizem/gerilim romanı. Çevirisi çok kötüydü, önce bunu söylemek isterim. Bir sürü de yazım hatası vardı, bu da beni çok üzdü. Onun dışında yazar öğretmek istediği 9 tane öğretiyi romanın içerisine yedirerek vermiş. Güzel bir kitaptı, evrendeki, insandaki spiritüel enerji kavramına inanıyorsanız sevebilirsiniz. Kişisel gelişim kitaplarından hoşlanmayanların yanına bile yaklaşmaması gerekiyor 😊. Öğretiler ilginçti, fakat hikaye beni çok da sarmadı. Yine de serinin devamı olan Onuncu Kehanet kitabına da bakacağım (bir gün).
Eylül ayında okuduğum kitaplar bu şekildeydi. Bu ay en sevdiğim kitap “Bir Aklın Savaşı” oldu sanırım. Siz Eylül ayında neler okudunuz ve en sevdiğiniz kitap hangisiydi?
Ağustos ayında okuduğum kitaplar için: Tık Tık
